nası bir hayat yaşadım diye film kareleri misali geçireyim dedim aklımdan en çok bir dostun serzenişine takıldım, hatta bugünlerde yine rüyalarımda görmeye başladım netekim geçenlerde uykusuzda da okudum “yarım bırakan insan” sendromunu..artık ben de istiyorum bir konuya kendimi adamayı ne bileyim bir sinefil olayım ya da metal müzikten başkasını dinlemeyeyim ya da ya da bilgisayar oyunlarına kaptırayım kendimi ama olmuyor ki..yapamıyorum işte hepsinden biraz biraz var ama ben de kendimi bir özellikle tanımlamak istiyorum ne bileyim akıllara bir konu gelince hemen arkasından “erdem” gelsin istiyorum , çok şey istiyorum belki de bilmiyorum…kısa süre içinde bi meşgale bulmalıyım kendime yoksa kafayı yiyecem..

tam yazıyı yayınla butonuna tıklayacakken

Aslında neden olmasın evet evet benden çok iyi melankolik olur zaten hep sevmişimdir uzaklara bakıp bakıp iç geçirmeyi..gerek sakallarımla gerekse gözlerimle hüzünlü olmanın bütün gereklerini yerine getirebilirim ama birkaç kez daha “Dark Tranquillity- Lethe” dinlemeliyim , bi de arka arkaya sayısız göz kırpışından sonra gözlerim buğulu buğulu oluyor..

there is only pain..tsıtsıtsı

Stars in July

Aralık 12, 2007

And so the day went
We had our time
Now we met at the park in July
I took your hand and held it high
I dreamt that this love
Could be undone
We shared our feelings
We had our moments
Maybe you were the one
No love can ever have a place in me
I’m closing in
On myself
Don’t let this world
Tear you apart
In these moments of love
No you won’t be there
To see yourself
In these moments of hate
And so the day went
We had our days
Now we were at the park in July
You took my heart and held it high
I thought that this love
Could now be done
And so the night went
The moon was full
Now we slept at the park in July
We took our lives and nailed them to the ground
I knew that this life
Could now be gone
Don’t let this world
Tear you apart
In these moments of love
No you won’t be there
To see yourself
In these moments of hate

son bir haftadır blazing eternity diye doom/gothic metal tarzında müzik yapan genelde melodik şarkıları olan danimarkalı bir grup dinliyorum..onların hatun vokalli şarkılarından birinin sözleri yazanlar…fotoğraf ise amerika’nın istanbul’u olarak duyduğum san fransisco‘dan..

Audrey Tautou

Aralık 11, 2007

My Mathematical Mind

Aralık 11, 2007

kafam çok karışık..bir yandan aşırı özgüveni olanlara karşı olan negatif hislerimi yazmaya çalıştım olmadı beğenmedim hem çok sivri hem de çok amaçsız bir nevi neye kızdığı belli olmayan adam olarak buldum kendimi bu kez de kendime kızdım “ne yapıyorsun erdem kendine gel” deyü..sonra dedim ki şekil a görülen resimden hareketle “arkadaşım eşşek” isimli yapıtın üzerine bir makale derin anlamlar içeren bir yazı yazayım hem de rahmetli barış manço’yu anayım o da olmadı..baktım hiç biri olmuyor bari neler olmadı bunların dökümünü çıkarayım diye düşündüm o sanki biraz oldu gibi..

bugün arkadaşlarla yemek yerken kaba bi hesap yaptım ve ” yaftaya bu saatler evimde annemin hazırladığı yemekleri yiycem ” dedim..farkettim ki gidiş zamanı yaklaşınca eve olan özlemim artmış sonra bi saat sonra bi baktım bayram’ın yatağına uzanmış fonda korya candemir çalar iken bizim evin salonunu hayal ediyorum,iyice melankolikleştim baktım olmuyo iki asil’e sataştım keyfim yerine gelsin diye beklediğim oldu kendime geldim biraz olsun..kafamın içi: of ev dedim ya yine kaloriferin dibine pusup çaya pisküvi badırıp yiyişlerim geldi aklıma ah bir de pisküvit çayın içinde parçalanmasa..

Magna Veritas

Aralık 9, 2007

arka arkaya sıraladığım ucu zehirli,keskin sözlerimi yine sade bir “hıhı peki” ile geçiştirmişti , napacağımı bilemiyordum hazırlıksız yakalanmıştım daha önce çok kereler bu duruma düştüğüm halde bu kez çok inanmıştım kendime… yine de olan olmuş beni kontrpiyede yakalamıştı..açık bir şekilde golü yazmıştı ve pozisyon da apaçık ofsayt değildi , bütün gruptakilerin kahkaları altında ezlimiştim.. her zamanki gibi sivrilme çabalarım ise bir başka bahara kalmıştı..karşımda adeta bir mahsun kırmızıgül gibi aşmış triplerde davranması sinirimi bozuyor onun içindeki o “hepimiz kardeşiz” insanını çıkarmaya çalışıyordum ama her seferinde de ben “nihat doğan” tribinde kalıyordum sonra ne kadar özlü sözler söylesem de hepsi boşa gidiyordu..ama ne demiş atalarımız “durmak yok yola devam”…

Every Day Is a Funeral

Aralık 9, 2007

bugün yağmur altında kapuşonumu kafama geçirmiş yağmur altında yürürken farkettim de ne çok seviyormuşum böyle havaları adeta balkandan gelen soğuk hava dalgalarına muhtaçmışım..evet ben de yağmur,kar vs. yağan bilimum kapalı havada kendini melankolik hisseden tiplerdenim bir de bunun üstüne gözünü kısıp scofield triplerini girmiyor muyum kendime gülüyorum valla ne gerek var bunlara diye..”ama öyle deme” dedim kendime devamında – devamlı konuşurum kendimle netekim konuşacak başka kimse yok – ne kadar sevgilin olduysa hepsi senin bu karamsar havalarda yaptığın tripler yüzünden seçmedi mi seni (bkz: pokemon)..

bi 15 dakka sonra…

of yine uzaklara dalmışım odanın uzak köşesindeki böcek takıldı da gözüme ne pis bir yerde yaşıyorum ben..neyse ki böcek deyince aklıma kfka geldi ordan da çağımızın ünlü entelektüellerinin de böyle böcekli odalarda yaşadığı çıkarsamasını yaptım ve kendimi de bununla avuttum..of insanın mutluluk seviyesini belli düzeyin üstünde tutmaya çalışması ne kadar da zor bişeymiş halbuki popomundo da olsa iki alışverişe çıkardım olur biterdi ama gerçek hayatta olmuyor – denedim cuma günü bu yöntemi ordan biliyorum – acaba bir de kaliteli yemek yemeyi mi denesem..

5 dakka daha geçti

engin günaydın tarzında yazmaya çalıştığımı benden başka farkeden oluyor mudur acaba çünkü benim de kafam karışık sırf kafa karışıklığım geçsin diye bu arada geçen beş dakkada tam iki mandalina yedim..mandalina dedim de aklıma teoman’ın mandalina kokularını da barındıran bir şarkısı geldi ha geldi de noldu bi bok olmadı durdum kaldım kendime yol açayım dedim ama meğer kapalıymış o taraf o zaman da daha uğraşmayayım , manzarasız penceremden dışarı bakayım – manzarasız dediğime bakma aşağıda bir mandalina ağacı var çok tatlı -..

not: ha bir de izlemediysen the life of david gale‘i izle güzel filmmiş zaten kevin spacey’i severim..böyle senli benli konuşunca da insan zorlanıyormuş yahu bunu öğrendim bugün de demek ki bu gün de boşa geçmiş bir gün değil…

not 2:bu kapuşon yazılışı da umarım doğrudur şimdi lise edebiyat hocama yakalanıp mahcup olmak istemem..

Keira Knightley

Aralık 8, 2007

not:en çok “love actually”‘nin juliet’i olarak beğendiğimi de belirteyim de boş boş hatun fotoğrafı yükleyip türkiye’de mevcut bulunan abazan erkek kitlesine güvenerek iş yapıyor demesinler dedim bir anda yoksa bu iş yavaş yavaş çıplak kadın fotoğrafları felan derken pornoblog kavramına doğru giderdi herhalde.kendimde öyle bir potansiyel gördüm nedense ha arşivin var ona mı güveniyorsun dersen o da yok ama gerekirse de bulurdum birilerinden..googledan zembinle inenleri takip ediyorum da bir gün sex,porno,britney spears diye arama yapıp sonrasında buraya düşenleri görürsem kendimi kaybedebilirim yani..

not 2:yahu şu arşivim yok ama gerekirse de bulurum birilerinden söz öbeği ne pis olmuş yahu kendimden iğrendim valla..

Alone

Aralık 8, 2007

from childhood’s hour i have not been
as others were; i have not seen
as others saw; i could not bring
my passions from a common spring.
from the same source i have not taken
my sorrow; i could not awaken
my heart to joy at the same tone;
and all i loved, i loved alone.
then- in my childhood, in the dawn
of a most stormy life- was drawn
from every depth of good and ill
the mystery which binds me still:
from the torrent, or the fountain,
from the red cliff of the mountain,
from the sun that round me rolled
in its autumn tint of gold,
from the lightning in the sky
as it passed me flying by,
from the thunder and the storm,
and the cloud that took the form
(when the rest of heaven was blue)
of a demon in my view.

Edgar Allan Poe

not: Poe’nun bu şiirini çeşitli gruplar besteledi ancak dinlediklerim arasında en güzeli green carnation’dan olanı.bu arada green carnation demişken duyduğuma göre grup turne sırasında yaşadıkları sorunlar nedeniyle dağılmış gibi görünüyor..

Dejan Bodiroga

Sarunas Jasikevicius

Theodoros Papaloukas

Damir Mulaömeroviç

Let’s Have a War

Aralık 8, 2007

“All animals are equal, but some animals are more equal than others.”

George Orwell